22 Ocak 2011 Cumartesi

17 Ocak 2011 Pazartesi

12 Ocak 2011 Çarşamba

I would like to tell you all, that you are all actually cyborgs.

www.ted.com'da karşılaştığım bir video. Konuşmacı, tekonolojinin sosyal yaşam üzerine etkisi, çoğul kişiliklilik, sosyal gelişim ve değişim hakkında düşüncelerini belirtiyor. Hoşunuza gidebileceğini düşünüyorum.

10 Ocak 2011 Pazartesi

İstanbul Trafiğine Çözüm

Her gün Maslak'tan Göztepe'ye giden bir kişinin, reklamdaki gibi yolculuk ettiği zaman ne kadar sevinebileceğini tahmin bile edemiyorum.

7 Ocak 2011 Cuma

Sanal Dünyada Kimlik Hırsızlığı

Sanal dünyada bir kişinin yerine geçmek, onun adı altında bazı işlemler yapmak ve daha sonra bütün yapılanların onun üzerine yıkılması ne kolay. O kişinin ismine benzeyen bir mail adresi açmak, bir mesajlaşma kimliği kurmak, CV hazırlamak, iş yerlerine başvurup kötü veya iyi izlenim bırakmak, sahte uçak biletleri almak, tatile çıkmak, arkadaşlarını kandırmak veya sertifika almak. Resmi olmayan ama resmi gibi gözüken kimlik çıkarmak.

Yapılabilecek şeyler aslında sınırsız, olumlu ve olumsuz yönde. İnternette kiminle konuştuğumuzu bilmemizi, kiminle arkadaş olduğumu bilmemizi sağlayan ne ki? Daha önce tanışmadığımız kişiler ile konuşurken onların internetteki kimliği ile mi konuşuyoruz, onların kendisi ile mi konuşuyoruz, yoksa onların kimliğini taklit ettiği kişiler ile mi? Ya tanıştığımız kişiler? Onların kimliklerine hiç değişime uğramadan ulaşabiliyor muyuz internette? Onların sosyal paylaşım sitelerine koydukları fotoğraflar, onların hayatlarının veya tatillerinin tamamını aktarabiliyor mu? Onların içindeki benlik, hiç değişmeden ulaşabiliyor mu bize?

Gerçekliğin bu kadar sorgulandığı bir dünyada bence kendimizi de sorgulamadan geçmeyelim. Biz kendimizi ne kadar değiştiriyoruz sanal dünyaya açılan kapıdan geçerken? Hangi maskeleri takıyoruz, hangi eksikliklerimizi gizliyoruz? Hangimiz ağlayan bir fotoğraf veya çirkin olduğumuz bir gülüşü sergiliyoruz? Neden yurt dışı tatil fotoğraflarımız bu kadar tıklama alıyor? Bunu neden istiyoruz?

Ve son olarak bir şey daha var. Artık önem verdiğimiz gerçekten kim olduğumuz mu yoksa insanların bizi nasıl gördüğü mü? İçimizi doldurmak yerine dışımızı süslemek mi bizi el üstünde tutan veya yerin dibine sokan?