29 Mayıs 2010 Cumartesi

Yelken Takimi "Tall Ship''leri Gezmeye Giderse...

Normalde hep sagdan soldan duydugum gerceklerini biraz carpitip hikaye diye yaziyordum ama bugun gercekten olanlari bitenleri yazamaya karar verdim.

Bugun Bogazici Yelken Takimi'ndan yaklasik on kisilik bir grup olarak Istanbulá ugramis olan Tall Ship'leri gormeye gittik. Tall Ship'ler hakkinda cok detayli bilgi vermeyecegim ama bu ziyaretleri hakkinda TurkSail'den detayli bilgi alabilirsiniz. Tekneler su anda hala Istanbul'da ancak sadece bugun yani cumartesi gunu gezmeye musaitti, biz de bu firsati degerlendirdik.

Gezmeye baslamadan once Gurme Namli'da bulusmaya karar vermistik. Hani biraz yemek yiyelim, biraz cay icelim havasinda idik. Ancak Gurme Namli'yi gorunce bir anda sohbet kismini gectik, yemek kismina atladik. Sena ve Yigit Erkut ile basladigimiz kahvalti soframiza gelen giden az olmadi ama Faruk Bosut heralde herkesin hayatina ya da daha dogru soylemek gerekirse kahvalti tabagina bir damga vurdu, ben hayatimda boyle icten ve doyumsuz ac bir insan gormedim, heralde goremem.

Kahvaltidan sonra Karakoy limanina bordalamis olan teknelerin bulundugu bolgeye gectik. Baska bir ulkede olsa heralde cok daha buyuk bir ilgi olurdu ortamda, ancak durum Istanbul-Turkiye olunca fazla insan toplanmamis. Bakanlarimizin tekne almayi deli sacmasi olarak gordugu bir ulkede heralde sasirtici bir sonuc olmasa gerek. Ancak gene de her kesimden ilgili birkac kisi gelmisti, bu da biraz da olsa halka ulasilabildigini gosteriyor.



Teknelerin bir kismina binmek mumkun idi. Bizim normal zamanda bindigimiz teknelerden farkli olarak bu teknelere binmek icin bazen 10-15 basamak cikmak gerekiyordu, guverte yuz metre engelli kosu yapmaya uygundu, halatlar kolumuz kadar, vincler de Faruk'un midesi kadardi. Teknelerin (vapur mu desek) her biri farkli ulkeden oldugu gibi her biri de farkli bir kultur barindiriyordu, kabartmalar, suslemeler, yemek kokulari, tayfalarin kiyafetleri derken her teknede o ulkenin havasini hissedebiliyordunuz. Biz de tabi bu sirada bol bol fotograf cekmeyi ihmal etmedik, heralde Yigit Erkut da yakinda bizimle balik gozu kamerasi ile cektigi fotolari paylasir.


Ufak teknelere alsitigimiz icin hepimizin aklinda sorular vardi bu koca Tall Ship'ler ile ilgili. Nasil yelken bastiklari, koordinasyonun nasil oldugu, nasil iletisim kurduklari, direklere nasil ciktiklari.. Faruk ve Buse-Buket sayesinde direge nasil ciktiklarini sagolsunlar ogrendik. Iletisimin yolunun telefon oldugunu, dumenden telefon vasitasi ile basustune ulastiklarini anladik.


Iste direge de boyle cikiliyormus:



Buket bu sekilde direge tirmanmaya calisip da beceremeyince, onu oradan almak zorunda kaldik. Ancak Faruk, Buket'in uzuntusunu gormus olacak ki, "Buket, ben senin adini zirvelere tasirim, hic merak etme yahoo" dedi ve hemen zipladi:


Faruk, ciktigi gibi inince asagiya, biz de rahatladik. Ortalarda dolasirken acaba bizim takimdan birileri bu tekneye daha once binmismidir diye dunusuyorduk. Heralde aramizda biraz fazla sesi konustuk ki kim oldugumuzu anlayan Endonezyali bir arkadas bizi ceke ceke bir yerlere goturdu. Bu sirada org, Koca, Goz gibi kelimeler kullaniyordu ancak biz bunlari, adamin bizi goturdugu yere varana kadar anlamadik. Adamin bizi cektigi mekana gelince olay bir anda cozuldu:


Meger Yigit Gozubuyuk daha once Endonezya'nin Tall Ship'ine binmis, baya zaman gecirmis, orada muzigini sergilemis hatta sevgi gosterisi olarak orgunu orada birakmis. Adamlar Yigit'e cok selam soylememizi ve her zaman onu beklediklerini belirttiler; tabi el kol hareketi ile oyle dediklerini umuyoruz.

En son Rusya'nin teknesine de binelim de sonra gideriz derken basimiza geleceklerden habersizdik. Rus teknesinde karsilastigimiz manzara kizlari soke etti, cibil cibil Rus erkekleri ciplak goguslerini acmis, wireless internet bulmaya calisiyorlardi. Internet de sadece teknenin basinda cektigi icin hepsi oraya toplanmis. Bizim kizlar da pek acidilar hallerine (Aboov sesleri esliginde); aralarindan "benim telefonu al, benim internet paketim var" diyen de cikti ancak sagolsun takimin erkekleri olaya el koydu.



Ruslar bizim ilgimizi fark etmis olacak ki etrafimizda dolanirken bizim kizlar uslu durmadi tabi, hemen erkekler ile foto cekelim de cekelim diye tutturdular. Etmeden duramadik, bir foto cekelim bari dedik..


Son olarak, yillardir lafini ettigim, Atabay Marina' da duran o canim teknenin hep benim olmasini istemistim, ancak imkanlar el vermemisti. Meger onu biri almis, elden gecirmis ve ne hale getirmis, bunu gorunce de yok artik dedim, kacan balik buyuk olurmus...
















Buradan sonra teknelere gule gule demek zorunda kaldik, ancak guzel bir gun gecmisti. Eglenmis, sasirmis, ugrasmis, begenmis ve doymustuk (Faruk haric).. Elimden geldigi kadari ile gercekleri anlatmaya calistim, umarim becerebilmisimdir, sevgiyle kalin..



Not: Bogazici Universitesi Yelken Takimi uyeleri haricindeki sahislarin hakkinda soylenen, yazilan ve anlatilan konusma ve olaylarin hepsi dogru degildir, umarim kimse uzerine alinmaz. Burada amac kimseye hakaret etmek olmamistir.

Boyle Trafik Canavari Gorulmedi

Sanirim foto kendi kendini acikliyor :)

Mert Yasar Hakikaten Motor Aliyor

Bir suredir motor alma hayallerini ulu orta dile doken Mert Yasar, bu hayallerini sonunda gercege geciriyor.

Honda CBR 125 almayi planlayan Mert Yasar, bugun sonunda bir motoru gormeye gitti. Motorun sahibi ile konusan, anlasmaya calisan Mert Yasar, bu konuda baya hevesli ve bu isi bir hafta icerisinde bitirmeyi planliyor. Vitesli motor almayi planlayan Mert'in tek sorunu daha once hic vitesli motor kullanmamis olmasi ve hala motor ehliyeti olmamasi. Ama Mert'i gonulden destekliyor, kazasiz belasiz motor kullanmasini diliyorum..

Motor almanin disinda Mert, kendini ekipman olarak da gelistiriyor. fotoda gorulen kirmizi yarim kaski almayan Mert, gozune sinek kacmasin diye bir de kayak gozlugu alacak.. Bu ikili baya ekonomik ama agiza kacan bocegin de haddi hesabi olmayacak. umarim kendisi cicek acmis tarlalarin cevresinde dolanirken essek arisi yutup essek gibi tepinmez.

Bunun disinda Mert'in gazi bana da bulasti. Ben de motor almaya karar verdim, annemleri ikna etme asamasindayim. hani motor almasam da bir kask alayim, kendimi gaza getireyim diyordum. Ancak Mert ile takilirken cok kaliteli, cok ucuza bir kislik motor montu bulduk, kiz mantigi ile hareket edip, yazin asla kullanamayacagimiz motor montunu daha motor almadan aliverdik. Ne kadar zarardayiz, ne kadar kardayiz bilmiyorum ama yaptigimiz nedense hala cok mantikli geliyor. Sanirim motor parasindan cok ekipman parasi verecegiz.. Umarim sonumuz hayirli olur.. Kazasiz belasiz giyelim montlarimizi Mert Yasar'cim...

Not: Ikimizin de ucuz diye kislik mont almis olmasi gercek; saka gibi olsa da..

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Bosphorus Cup da Olaysız Bitmez

Korza ekibi, geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen Bosphorus Cup yarışına katıldı. İlk gün poyraz eşliğinde Boğaz'da atılmış şamandıralar etrafında koşulan yarıştan sonra pazar günü tekneleri, Caddebostan açıklarında atılmış şamandıralar bekliyordu.

Cumartesi günü yapılan yarışın rotası, Anadoluhisarı ve Dolmabahçe önlerinde atılmış şamandıralar ile işaretlenmişti. Dolmabahçe önünden start alan tekneler, orsa seyiri ile Anadoluhisarı'na kadar ilerliyor, oradaki şamadnırayı dönüp balon seyirine geçiyordu. Aynı turu bir kere daha tamamladıktan sonra tekrar pupa şamandırasını dönen tekneler, Reina önünde finish veriyordu. Biraz izleyiciye dönük olan yarışta, seyirciler Reina'nın etinden sütünden rahatça yararlanabiliyor, bir yandan da Boğaz'ın akıntısında havasız kalmış ekiplerin maymun olmasını izleyebiliyordu. Yarışın ilk turunda ön saflarda yer alan Korza ekibi, Akıntı Burnu civarında uzun bir süre olduğu yerde sayıp aynı yerlerin önünden ikinci kere geçince, biraz moral bozukluğu yaşadı. Sonraki turda her ne kadar arayı kapayabilse de First Finish şansını kaçırmış, düzeltilmiş zamanda da çok iyi bir derece yapamamıştı.

İkinci gün ise Korza ekibini süprizler bekliyordu. Caddebostan açıklarında kurulmuş olan 3 tur sosis rotalı 2 yarıştan ilkine çok güzel başlayan Korza ekibi, ilk orsa kolunu tamamlamaya çok yakınken bir "ÇAT" sesi ile irkildi. Ekibin bir kısmı, sesin o sırada boşalmış olan vincinden geldiğini sanırken, diğer kısmı yan teknede bir sorun olduğunu düşünüyordu. Başüstü olarak ben de balon donattığım için hiçbir şeyden haberdar değildim, ta ki Yiğit Can bana doğru bir mandar ile koşmaya başlayana kadar, Ön tarafa baktığım zaman baş ıstralyanın artık teknenin hareketli parçalarından biri haline geldiğini gördüm. Hemen balon ve cenova mandarlarını teknenin burnundaki bastona takıp gerdik, cenova ve ana yelkeni indirdik. Yarış ne yazık ki bizim için orada bitmişti. Ancak moraller çok da bozulmamıştı, çünkü...


19 Mayıs Gürhan Abi'nin doğum günü idi, biz de ekip olarak ona pazar günü bir süpriz yapmaya karar verdik. Ben şampanya getirdim, İpek'de pasta. Hem yarıştan ayrılmış hem de güneş altında yanmış ekip pasta ve şampanayayı görünce bir anda ayıldı, "Ahanda" dedi, hemen yumuldu. O sırada fotoğraf çeken arkadaş pastaya geri göndüğünde artık pasta masta yoktu. Pastaya son dokunuşları yapan ben ve Efe Can da, azimle çalışmanın sonucunu, küçük ama sıralanmış hedefler ile tok karna daha çok pasta yenebileceğini gördük.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Öğrenciler İsyanda..

Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliğ öğrencileri, mezuniyetlerine az bir zaman kala isyan ettiler. Şu ana kadar derslerinde oldukça başarılı, hocaların gözdesi öğrenciler, bitirme projelerini tamamlamak için malzeme ararken Karaköy'e gittiklerinde hayatlarının şokunu yaşadılar.

Üniversitenin ilk senesinden beri "Pin Joint" dedikleri ağırlığı ihmal edilmiş "beam" leri bağlama yönteminin gerçek hayatta çok geçerli olmadığını fark ettiler. Şu ana kadar durmadan çizimlerde, analizlerde gönül rahatlığı ile kullandıkları "pin joint"in, çok da sade bir şey olmadığını anladılar. Bu büyük sorunun karşısında afallayan öğrenciler "Nasıl pin joint olmaz kardeşim?" dediklerinde afallayan Karaköy sakinini de terslemeye, "Eğitim şart" demeye çalıştılar.


Okula büyük bir şok içinde geri dönen öğrenciler, "Acaba biz daha neler neler bilmiyoruz, şu ana kadar hep pembe rüyalar içerisinde mi yaşadık?" diye düşünmeye başladıklarında, sürtünmenin her zaman var olduğunu, malzemenin hep paslandığını, her şeyin ihmal edilemeyeceğini, tornacının da her şeyi yapamayacağını yapsa da ucuza çıkmayacağını anladılar. Hele bir de demir ile çeliğin aynı şey olmadığını öğrenenler iyice çıldırdı.

Bu büyük şoklar altında çalışmaya devam edenler ise dışarıda koca bir dünya ve Karaköy'ün ayrı bir lisanı olduğunu anladılar. Bu lisan üzerine antropolojik çalışma yapmaya başlayanlar, lisans üstü eğitimlerine burada devam etmeye ve başka lisans öğrencilerinin bu şoku yaşamaması için elinden geleni yapmaya karar verdiler.

Decathlon Artik Istanbul'da

Avrupa'nin dev spor urunleri magazasi Decathlon sonunda Istanbul'da. Her turlu spor dalinin urunlerini ve ekipmanlari ucuza satan magaza Forum Istanbul'da acildi.

Detayini cik bilmedigim ama ekteki afisten ogrendigim olay, sanirim dun gerceklesmis. Ben de en kisa zamanda gidip goz atmak icin sabirsizlaniyorum. Avrupa'da bircok ulkede yer alan magaza, fazla cesidi ve dusuk fiyatlari ile beni ve Sena'yi kendisine baglamisti. Umuyorum ki Turkiye'deki fiyatlar da dusuk tutulmustur. En kotu ihtimal yeteri kadar cesit saglanabiliyordur.

18 Mayıs 2010 Salı

Boylu Soylu Tekneler Boğaz'da

Bugün herkesin bir yerlerden duyup okulun manzarasına veya Mühendisliğin tepesine fırlaması üzerine anlamış olduğu gibi Boğaz'da acayip bir hareketlilik vardı.

İlk gördüğümüzde anlamadığımız gibi tekrar bakınca Boğaz'dan korsan gemileri misali koca koca yelkenliler geçiyordu. Normalde görmeye alışık olmadığımız bu tekneler yelkenlerini açmış, Boğaz'da salına salına ilerlemeye çalışıyor, izleyenelere görsel şenlik sunuyordu.

Herkeste "Bu tekneler ne yahu, nereden nereye gidiyor?" sorusu oluştu heralde. Bu konuda çok güzel bilgi veren internet sitesinin linki şu:

http://www.tallshipsregatta.org/

Diğer yandan Türkiye'nin en değerli deniz konulu sitesi Turksail'de de çok güzel bir açıklama var.

Bunun dışında bir de Yelken Takımı'ndan arkadaşımız Halid Can Yıldırım, Mühendislik Bölümü'nün terasından çok güzel fotoğraflar çekmiş.

Umuyorum ki bir daha ki sefere böyle organizasyonları görünce şaşırmayız, hatta böyle güzel tekneleri görmek için çok önceden toplanmış ve bekliyor oluruz.







17 Mayıs 2010 Pazartesi

Emre Menekşe'nin Hiç Bilinmeyen Yönleri

Haftalık Kalburaltı toplantısı için buluşmaya arabası ile gelen Emre Menekşe, hayatının hiç bilinmeyen bir yanını bagajından çıkardı.

Emre'nin arabasına binecek olan bir arkadaşı, çantasını bagaja koymak için yöneldiğinde tedirgin olmaya başlayan Menekşe, arkadaşına çanatasını yanına alması içn ısrar etti. Menekşe'nin ısrarları, arabadaki diğer yolcuları meraklandırdı ve ısrarlar sonucu bagaj açıldığında, karşılaşılan manzara şok edici idi.


Bagajdan bebek arabası çıkması ile Menekşe'nin çapraz sorgulaması başladı. Gizli bir evlilik hakkında sorulan sorulara çelişkili cevaplar veren ve inkar etmeyen Emre Menekşe, bebek koltuğunun ne işe yaradığını da tam olarak söylemek istemedi.

Anak daha fazla ısrara dayanamayan ve bütün bu sorulardan kurtulamk isteyen Emre, sonunda gerçekleri itiraf etti.


Emre, uzun zamandır bel ağrılarından şikayetçi olduğunu, bir gün yeğeninin koltuğuna şaka amacı ile oturduğunda bir anda ağrılarından kurtulduğunu söyledi. "O gün bugündür, arabada tek başıma iken bebek koltuğpu kullanıyorum, hem belim ağrımıyor, hem de kendimi daha güvende hissediyorum. Ama arabada biri olduğunda açıklamak çok zor, belime binen manevi ağrı daha fazla oluyor" dedi.. Bize de kendisine Allah'tan acil şifalar dilemek kaldı. Geçmiş olsun Emre, aman beline dikkat...

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Mert ve Ebru Antremanlara Basladi

Yazin kavruk sicaginda Likya Yolu'na gitmeyi planlayan profesyonel sporcular Mert ve Ebru Guney Otopark yokusunda antreman yaparken kameralara yakalandilar.

Planlari gizli tutan, rakiplerinin kendilerini takip etmesini ve nasil hazirlandiklarini gormelerini istemeyen ikili, duzenli antremanlarini siklastirdi ve zorlastirdi.

Once bos cantalar ile antremana baslayan ikili, daha sonra cantalarina sirayla kalem, defter, icme suyu, uyku tulumu, tugla ve ytong koymayi planliyor. Mert cigerlerini guclendirmek icin yokus cikarken nargile icmeyi, Ebru ise nefesini tutmayi aklina koymus.

Ikiliye simdiden basarilar diliyorum ve kendilerini teknik olarak da gelistireceklerini umuyorum. Boylece yemek tasima derdinden kurtulup yilan, karga kakasi, kekik gibi organik besinlerle karinlarini da doyurabilirler.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Heat Engines dersi ve Mühendislik Laboratuvarları

Bölümde uzmanlaşma konusu olarak ısı seçmiş arkadaşların alması gereken derslerden biri Heat Engines dersi. Dersin konusu, içten yanmalı motorların çalışma prensibi. Dizel ve benzinli motorları işleyen ders, motorların kimyasal enerjiyi nasıl mekanik enerjiye çevirdiğini detayları ile açıklıyor.

Bu dersi almamış biri olarak, dersin teoriye çok sadık kaldığını, hatta teoriden kopamadığını düşünüyordum. Sanki ders, kitaplardaki tablolardan ve derste anlatılan yazılardan ibaret idi. Ancak bugün yanıldığımı anladım.


Bugün toplanan Heat Engines dersi öğrencileri, dersi veren Hasan Bedir ile, tek silindirli 10 kW gücündeki bir motorun üzerinde gözlem ve deney yapıyordu. Test düzeneği, motorun ne kadar yakıt ve hava kullandığını, egzozun sıcaklığını, motorun devirini, ürettiği torku ve silindir içindeki basıncı gösterebiliyor. Bir arkada odadaki test düzeneği ise gerçek otomobil motorların çalışabilmesi için en baştan düzenlenmiş, motorun ürettiği enerjiyi elektrik enerjisine çevirecek ve motora yük sağlayacak jeneratör, yakıt besleme sistemi, hava beslemem sistemi, acil durum sistemleri ve deney araçları ile donatılmış.

Dört yıl önce, ben bölüme girdiğimde, bölümün laboratuarları dağınıktı ve çok daha düşük olanaklara sahipti. Ancak bulunan destekler, üniversitenin ayırdığı ödenekler ve hocaların çabaları sayesinde, birinci sınıf öğrencilerinin bile rahatça gelip tornada test örnekleri yapabileceği bir yere dönüştü. Her ne kadar benim okulda çok az zamanım kaldığı için bunlardan çok faydalanamayacak olsam da, yeni gelen arkadaşlar için seviniyorum. Umarım değerini bilebilirler.

ME 492 Projeleri Sıkıştırıyor

Daha önce bahsettiğim gibi Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü bitimrke için ME 492 kodlu dersin dahilinde belirli bir porjeyi tamamlamak ve orataya çalışan bir alet çıkarmak gerekiyor.. Proje konuları hocalar tarafından, sene başında, belirli çerveler içerisinde seçilmiş, öğrenciler kendile uyanı seçiyorlar.

Şu ana kadar tasarım kısmını bitirmiş olması gerekn öğrenciler, şu anda 27 Mayıs tarihine kadar makineleri tam olarak ortaya koymak zorundalar. Bu tarihe kadar, projelerinin gereksinimlerini az çok gerçekleştirmiş, geriye sadece kalibrasyon kısmını bırakmış olmalılar.



Grupların neredeyse tamamı yapım sürecine girmiş olsa da, çoğu grup bekledikleri ve beklemedikleri zorluklarla karşılaşmış durumda. Bunların bir kısmının nedeni, alet, malzeme, bğtçe yetersizliği olurken bilgi eksikliği ve tecrübesizlik ile plansız çalışma sorunların katmerlenmesini sağlıyor.

Su dalgasından aldığı enerji ile su pompalayacak bir sistem yapan grubum ise diğer öğrenciler gibi zorlanmakta. Sanıyorum ki şu aşamada, dönemimizdeki öğrencilerin çoğu "Yahu proje olmasın, sınav olsun, final olsun" diyordur.

Proje ile uğraşana herkese kolay gelsin, umarım herkes zamanında bitirip mezuniyet öncesi son basamağı da başarı ile geride bırakabilir.

9 Mayıs 2010 Pazar

Bogazici Yelken Durmuyor, Mert Yasar ile Devam Ediyor.

Bogazici Universitesi Yelken Takimi, yaptigi yenilikler ve aldigi kararlar ile durmuyor devam ediyor.

Bu sene denize genis acilimli kurbanlar vermeye karar veran takim, onceki seneleri haydi haydi geride birakti. Gecen sene denize atilan telefon sayisi sinirli iken, gencler bu sene kendinden gecti, telefonlari tas sektirir gibi suya atmaya basladi.

Bahar gezisinde, kimseye caktirmadan, telefonu cebinden denize salan Emre Menekse, ilk konusmasinda sezonu actigini ve herkesi aynisini yapmaya davet ettigini belirtti. Halk tarafindan fazla ciddiye alinmayan bu cagri, gezide genis katilimci bulamadi ve birkac kisi ile sinirli kaldi.


Yalan haberleri ile nam salan Mert Yasar Tavsanci, hem bu duragan havadan hoslanmamis hem de Emre Menekse'nin altinda kalmak istememis olmali ki, Cumartesi gunu gerceklesen Bogaz Yarisi'nda Istiklal Marsi esliginde, cok sevgili Nokia telefonunu bogazin serin sularina birakmis.

Yaristan sonra "Bu gidisat hic hosuma gitmiyordu, gencler yanlis yone sapmaya baslamisti: geziye gelen telefon sayisi ile geri donen sayi neredeyse esitti. Onculugumde bu orani yariya dusurmeye calisacagim, simdiki tek hedefim bu" dedi..

Mert Yasar'i kutluyor ve calismalarinin devamini bekliyoruz.

Bogaz Komutanligi Yarisi


Korza ekibi olarak uzun zaman sonra ciktigimiz ilk Bogaz Komutanligi Kupasi yarisi idi. Istanbul Bogazi'nin tanker trafigine kapatilmasi ile Dolmabahce Sarayi ile Beykoz arasindaki parkurda kosulan yarisa 82 yat katildi.

Gecen sezondan beri ilk defa yarisa katilan Korza ekibi, ekibindeki eksiklikler ve senenin ilk yarisi olmasi nedeniyle Bogazin akintisindan ve ruzgarsizliktan cekiniyordu. Yaris parkuruna yaklastikca guclenen sesler, guzel kavancalar ardindan artan guven ile rakipleri karsisindaki yerini korudu.


Havanin bir poyraza bir lodosa donmesi, iki tekne mesafedeki teknelerin farkli kontralarda ve farkli yelkenlerle seyir yapmasi, heralde izleyenlere guzel goruntuler vermistir. Bogazin kuzey kisimlardaki oturmus poyraza karsi siki orsa ile yaklastigimiz bitis cizgisine Provezza VI ile aramizda 2.5 dakika fark ile girmek, acikcasi bizim de morallerimizi yerine getirdi.

Duzeltilmis zamana gore iyi bir sonuc cikaramasak da, bu sene daha fazla First Finish gorecegimize ve zaman ilerledikce daha fazla podyum gorebilecegimize inaniyorum.

Mehmet Kurt'un Hayalleri Gercek Oldu, Kendisi Pisman

Yillar boyu organizasyon yapmanin pesinde kosan, okul disindaki arkadaslari ile dolastigini iddia edip de kendisine sahit bulamayan Mehmet Kurt, ilk defa halka acik bir mekanda baskalari ile goruldu.

Gecen cuma gunu Ada'da gorulen Kurt, once arkadaslarini saklamaya kalkisti. Kurt'a bu davranisinin sebebini sordugumuzda, "Bunda yildir organizasyon yapiyorum, satiliyorum. Yillar icinde olusturdugum bu mazlum goruntumun 2 bira, bir manzara ugruna bozulmasini istemiyorum" dedi.

Mehmet ile gorulen gencler, durumdan saskin, habersiz ve neler olup bittigini anlamaz durumdaydi. Adinin Gizem oldugunu soyleyen vatandas "Durumdan haberdar degildim, Mehmet'in boyle biri oldugunu bilseydim, gelmezdim, cok pismanim" dedi.


Genclerin fotografini cekmek istedigimizde Mehmet Kurt'un deliler gibi somurttugu, arkadaslarinin ise onu tanimazmis gibi poz verip baska yona baktigi gozumuzden kacmadi..

7 Mayıs 2010 Cuma

Senenin Ilk Korza Yarisi

Turkiye'nin aktif olarak yarisan en buyuk yaris teknesi Korza, yarislara geri donuyor.

Gecen sezonu guzel basarilar ile kapatan Korza, Atabay Marina'daki yenileme calismalarindan dolayi senenin ilk yarislarinda gorulememisti.

2010 yilinda ilk defa tuzlu suya dokunan Korza, 8 Mayis cumartesi gunu Bogaz'in akintili sularinda kosulacak Bogaz Komutanligi Yarisi icin Eskihisar'dan Kalamis'a geldi. Bogazin guclu akintilarina hafif havada gogus gerecek Korza, bu yarista iddiali.

Gec baslayan yeni sezonun Korza icin iyi gecmesi dilegi ile.

Yarisan Ekip:

Gurhan Tuker
Burak Guvengez
Kaan Akman
Can Ergun
Mete Mutlu
Yigit Can Altan
Ipek Kandirali
Buket Guler
Efe Can Saka
Tahir Erdem Ozturk
Can Dedeoglu
Mustafa Ali Acar
Mehmet Akdag

Big Bang, "Olan biteni Mert'e soyleyemem" dedi

Proje toplantisi icin toplanmis Mert, Ebru ve Mete, proje konularinin cok disina tasmis bir sekilde, zeytinin cekirdeginden, akan bulutlar, elmanin tohumu, fasulyenin kokusundan tartisirken ortama ugrayan Big Bang Mert'in hayatinda buyuk bir patlama yaratti.

Bir anda yokluktan ortaya cikan Big Bang, Mert'in davranislarini uzun sure gozlemlemis olacak ki "Butun dunyanin insanlarina sirlarimi soylesem, Mert, sana soylemem" dedi ve ekledi "Daha da bir sey demem".

Olayin basina bomba gibi patlamasi ile sinir krizine giren Mert, gulmekten baska bir sey yapamadi ve "Nolursun Bang" dedi.

Geldigi gibi hizla ortadan kaybolan Bang, Mert'in dertlenmesine, sigrasinin filtresini bile tuketmesine neden oldu. Kendisine nasil oldugunu sordugumuzda "Neden boyle oldu anlamadim, ben ona hayatimi adayacakken yedigim trip beni fizikten uzaklastirdi, bundan boyle ne patlamaya bakarim, ne catlamaya" dedi ve cayina geri dondu.

4 Mayıs 2010 Salı

Mehmet Kurt'tan Buyuk Iddialar

Donemin en buyuk bulusmalarinin sahibi olan Mehmet Kurt, son yaptigi organizasyonun arkasindaki gercekleri acikliyor.

Daha once Kapadokya plani yapip ortada birakilan Kurt, her ortama cikip gelistirdigi lunapark organizasyonlarinda da sumuk gibi yuz ustu kaldi.

Mehmet Kurt'un son organizasyonu 7 mayis cuma gunu adalar turu... Bolumun insanlarini davet eden Kurt, "Iki kisi bile olsak gidicem, artik kimseye guvenmiyorum,"dedi ve ekledi "Ben baska organizasyonlar yapiyorum, herkes geliyor. Makinede neden boyle oldu anlamadim."

Gunun sonunda en guvendigi insanin Mete Mutlu oldugunu aciklayan Kurt, en azindan Mete'nin daha en basindan "Gelmeyecegim" dedigini soyledi.

Kurt'u gelecek organizasyonlarda daha ucuk fikirler sahibi olmasini tembihliyorum. En azindan plan gerceklesmezse sucu planin imkansizligina atabilir.

Not: Bu haber yazilirken, Mehmet Kurt Gurcistan planindan bahsetmeye basladi ve ekledi "Gurcistan plani neden yalan olsun? Coca cola nin 25 kurus oldugu yer.."

3 Mayıs 2010 Pazartesi

24 saatlik Kopru Yolu ve Metrobus Duragi kayidi

Daha once bahsettigim gibi 24 saat boyunca metrobus duragini aralikli olarak cekecektim. Olay 30 saniye boyunca bekleyip 2 saniye boyunca cekim yapmakti. Cekim yaptigim bu goruntuyu bilgisayada 16 kere hizlandirdim, daha sonra da kalitesini internette izlenebilsin diye dusurdum. (Kalite, ilk deneme icin biraz fazla dusuk olmus olabilir)


Aslinda video dusundugum kadar iyi olmadi. Bazi teknik aksakliklar yasamisim cekim sirasinda, bunu kayidi izlerken fark ettim. Isin kotusu 24 saatlik kayit, 1 saatilik bilgisayara atma suresi, 2-3 saatlik isleme suresi derken yapilan en kucuk hata aslinda baya uzun bir zaman kayibi oluyor. Ama insanin agzi bir kere yaniyor, bir sonrakinde ayni hatalari yapmiyor.

Ilerleyen gunlerde bir iki video ile daha gelecegim.