Geçen hafta arkadşlarım ile Taksim'den eve dönerken, kaldırımın kenarından kaydım. Kaldırımın kenarından kayarken de dengemi sağlayamadım ve sağ bileğimin sağ kenarını kaldırıma çarptım, akabinde de yere düştüm..
Bileği burkuldu diye yerden kalkmaya çalıştım ancak fazla başarılı olamadım. Sağolsun Yiğit'ler beni kaldırdı da kendime gelebildim. O akşam bilek burkukluğu ile yatıp kalktım ama kahvaltıda hala kendime çok gelebilmiş, ayağımın üzerine basabilir hale gelmiş değildim. Öğleden sonra annemin ısrarları ile hastaneye gittiğimde burkuğun aslında kırık olduğunu anladık ve hemen apar topar alçıya alındık.. Meğer alt bacağımdaki ince kemiğin ucunu baya güzelce kırmışım.
Alçının asıl amacı kırılmış olan kemiğin hareketini sınırlamak, kaynaması için zaman ve sabitlik sağlamak.. Ancak şunu gördüm alçı sadece ayağın değil bütün vücudun hareketini sınırlıyor. Geçen cumartesi eve girdiğimden beri ilk defa dün tekrar doktora gitmek için dışarı çıktım. Onun dşında hayatım genelde yastıkların, koltukların ve yatakların etrafında dönüyor. Ayağımı sarkıtmam kişisel bir yasak. Şu anda indirdiğim anda zonklamaya başlıyor. Masa başında oturamıyorum, evimizin ikinci katına henüz hiç çıkmadığım gibi asansörsüz apartmanın üçüncü katında olan evimizin merdivenleri ile baya içli dışlı oldum bir iniş çıkışta..
Ama aslında zor olan fiziksel hareketsizlik değil, zihnin yanlış yöne ilerlemesi. Kırdığım kemik, bütün gece alçısız uyumama ve sabah baya sekmeme rağmen yerinden oynamamış. Eğer oynamış olsaydı veya oynatırsam ameliyat olma ve daha sonrasında komplikasyon yaşama ihtimalim var. Bense nedense bu konuda o kadar huzursuzlanmaya başlamıştım ki düne kadar, artık her kıpırtıda tedirgin, her sızı da rahatsız hale gelmiştim. Yürüyen, yelken yapan insanları gördükçe, ayakkabı reklamlarına baktıkça kafayı yer bir hale gelmiş, kesin sakat kalacağım diye kendi kendimi kandırmıştım. Nedense ikna olmuyordum.
Ta ki dün tekrar doktora gidene kadar. Dün çekilen röntgene göre, kemik sabit ve gayet güzel şekilde kaynıyor. Böyle giderse kısa zamanda evden çıkabilir, dolaşabilir hale geleceğim. Belki kısa bir fizik tedaviden sonra tekrar yürüyebilir, maymunluk yapabilir hale geleceğim. Bunu duymak benim için son zamanların en iyi haberi, yeni yıla girmek için süper bir düşünce.
Bunun dışında, ayağım kırıldığı için biraz da mutluyum. Şu ana kadar sanki hiçbir zaman hasta olmayacakmış gibi davrandım. Aklıma yatağa, eve mahkum kalmak hiç gelmedi. Yatağa mahkum kalanların neler çektiğini gördüm ama hiç hissetmedim (bu arada kabul ediyorum ki benim kırığım, başkalarının çektikleri yanında hiçbir şey. Ben oldukça şanslıyım). Hasta ziyareti neymiş, nasıl beklenirmiş, birinden bir ley rica etmek ne demekmiş bunları öğrendim. Uzun vadede yapılan planların bir gecede nasıl yıkıldığını gördüm, bir gecede bütün hesapların nasıl değişebileceğini anladım. (ekonomik, seyahat, sosyal).. Şu ana kadar iki tane seyahat planım kesin yalan oldu, grupanya kuponlarım ve tiyatro biletim yandı. Üstelik ben şanslıyım ki anlayışlı bir firmada, iyi insanların etrafında çalışıyorum, ailem bana bakıyor ve sağlık hizmeti alabilecek durumdayım.
İnsan hiçbir zaman hiçbir şeyden kesin emin olmamalı, bunu öğrendim. Ayağım kırıldığı için ne kadar üzülsem de bir o kadar kazançlıyım. Aileme, tüm arkadaşlarıma ve çalışma arkadaşlarıma yanımda oldukları için teşekkür ederim.