12 Eylül 2012 Çarşamba

Eğer karma varsa kesin piyango bana çıkacak...

Dün akşam eve geldiğimde fark ettim ki başıma gelenlerin haddi hesabı kalmamış.

Bu hafta üniversiteye, özellikle mühendislik fakültesine birçok firma, tanıtım amacıyla geliyor. Bu tanıtımlara giderken, biraz düzgün gözükmekte fayda var. Ben de birkaç tanıtıma katılmayı planlarken bir anda kendimi "Yarın ne giyeceğim" stresi içerisinde buldum ancak benim için firmalar ile tanışmak yüksek önem taşımadığından, kot üstüne pola t-shirt ile yola çıktım.

Bu aralar okula giderken, bisiklet ile otobüs durağına gidip, bisikleti otobüsün bisiklet taşıyıcısına yükleyip, sonra bisikletle fakültenin önüne geliyorum. İşte yolculuğumun bu son kısmında girdiğim su birikintisinden sıçrayan çamurlar, günümün ilk tersliği oldu.

Neyse canım, bir şey olmaz deyip sabahki derse girdim. Evden çıkmadan önce filtre kahve yapıp, yeni termosuma koymuştum. Onun da maşallahı var, abartmıyorum 4-5 saat sıcak tutuyor. Kahveden aldığım ilk yudumla ağzımın burnumun yanması ve kahvenin yarısının üstüme dökülmesi bir oldu. Haydaaa. Rezil remberek ve mutsuz dersi bitirdikten sonra araştırma görevlilerine ayrılmış olan ofisime geldim. Üstüme geçirdiğim uzun kollu bluzum ile durum biraz düzelmiş oldu, ama tamamlanmadı.

Üstüme bir şeylerin dökülme faslını bitirip, biraz ders çalışıp sonra yemeğe de gittikten sonra yaklaşan matematik dersi için yaptığım ödevimi aramaya koyuldum. Ödevi geçen hafta bitirdim ama ara allah ara yok. Herade evde unuttum diye düşündüm. Derste hoca ile konuştum. O da "yarın getir ama garanti veremem" diyor. Yahu Allah aşkına, hani araştırma projem olsa neyse de matematik ödevi için de üzülmem ama terslik işte.

Dersten sonra ilk firmanın tanıtımına gideyim dedim. İki firma tanıtımı var, biri 6-8 arası, diğeri 7-8. Benim planım ilkine gidip, 7'de çıkıp, diğerine gitmek. İlk tanıtıma gittim, saat 6.45 civarı güzel güzel ayrılmayı planlıyordum ki bir başka konuşmacı çıktı, adam abartmıyorum alakasız konuda 45 dakika konuştu. Sınıf da küçük, kaçamyorsun da.. Neyse, bu firma turbo machinery diye kendimi telkin edip, diğer firmaya gitmeyip bisikletimi almak üzere ofise geri yollandım.

Ofisten bisikletimi aldıktan sonra tam durağa geldiğimde baktım ki benim otobüs kaçtı kaçıyor. El salla mel salla, yok durmadı. 30 dakka sonra diğer otobüs gelecek, 30 dakka da otobüsle gideceğim.. Bari ben bisikletle gideyim eve dedim. (Yaklaşık 5.5 mil)

Bisiklet rotam, otobüs rotasından farklı, çünkü otobüs en berbat mahallelerin içinden geçiyor. Bense otobüs hattından uzaklaşıp Bayou nehri kenarına çıkıp oradan dümdüz gelecektim. Bir süre gittikten sonra bir baktım pantalon paçam zincire deyiyor. Bir kısmını çorabıma sıkıştırayım diye kenara çekerken bir anda pıss diye hava sesi gelmeye başladı: arka lastik batlarrrr.

Patlak lastikli bisikleti, otobüs durağına kadar 1.5 mil ittikten sonra aslında hala sinirli değildi. (Saat olmuş 9).. Sakin sakin otobüs bekledim, Sena'lara gittim. Eve geldiğimdeki helak durumumla matematik ödevimi ararken onu da bulamayınca artık sinirim bozuldu. O hal ile sen en baştan ödev yap...

Bu kadar terliğin arkasından eğer varsa karma ile kesin süper bir şey çıkacak. Bekliyorum.. Bak mesela şu anda ofisim süper buz gibi değil. Birileri insafa gelmiş sanırım. Devamını da bekliyorum...

Hiç yorum yok: