1 Haziran 2010 Salı

Final Zamani

Bu aralar Bogazici Universitesi'nde final zamani. Saat 09.45 oldugunda herkes kosturmaya basliyor, sular, caylar, kahveler alinip sabaha kadar kapanmamis gozler, yari uyur vaziyetten ayilmaya calisiyor. Sinava girenlerin bir kismi elini kolunu sallaya sallaya geliyor: ya dersle hic alakasi yok, ya da butun notlari emmis bitirmis. Bir kismi ise hala elinde bir kagit parcasi, bir fotokopi, bir kitap, sinava girene kadar ne kapsam kardir diyor.



Finalden cikanlar da ayri bir izlemelik. Bir kismi hala sinavi tartisiyor, sanki butun sorulari butun islemleri ezberlemis, hatta herkes de kendisi gibi yutmus tum sinavi da soruyor da soruyor, bu neydi, su neydi diye. Halbuki ayni ezberleme yetisini gosterse sinavdan once, biri gelip ona soracak. Baska bir bolum cok "cool" takiliyor, sinav bitmis onlar icin.. Halbuki onlarin ucuk ucuk olma zamani notlar aciklanirken, ya tepeye oynuyor, ya da gecme cizgisine...

Aslinda asil zor olan finaller de degil.. Finalden onceki zaman insanin hayatindan daha cok zaman, enerji kopariyor. Her an calismam lazim zihniyeti icersindeki zavalli kisi kendini o kadar cok geriyor ki, gidip bira icse, ayilsa gelse daha rahat ve daha uzun sure ders calisacak aslinda. Bence bunu takip eden bir buyuk hata da "Uff onumde 8 saat var, saatte 40 sayfa okusum, 320 sayfayi rahat rahat yutarim". Duz yolda araba olsan o hesaba uymak kolay degil arkadas, ders calismak tekne ile orsa gitmek gibi bir sey.. Hicbir zaman hedefe gidemezsin, gitsen de hizli olmazsin, zaten bir yerden sonra da uykun gelir ya da miden bulanir..

Bir baskadir her final zamani, kacamaklari ile, ders calismamalari ile, izlenmis sezon sezon diziler, zamanindan once okunmus romanlar ile.. Defalarca GPA hesaplanir, dusuk, yuksek tahminler yapilir, iddiaya girilir, bardak bardak kahve icilir. Her seferinde "Uff, bu hafta hayatimin en zor haftasi" denir, ancak her seferinde o hafta biter, kisi ufak da olsa bir bosluga duser..

Herkese finallerinde basarilar dilerim, sevgiler..

Hiç yorum yok: