Yaklasik 1 saat kadar araba ile gittikten sonra patikanin kenarina arabalari park ettik. Joe (bocekci leider) bagajindan aletlerini cikmarmaya basladi. Yere kocaman bir carsaj serip, iki tane direk dikip o direklere de baska bir carsaf gerdikten sonra carsaflarin uzerine gucunu araba akusunden alan UV lambalarini yansitti. Bocekler UV isinlarina bizden cok daha duyarliymis ve genelde normal isiktan daha fazla ilgi gosteriyorlarmis. Boceklerin gelmesini bekleyedururken biz de yakindaki patikada yuruyuse gittik. Dondugumuzde bir baktik kocaman da bocekler hakkaten, herbiri ayri bir dunya, herbiri ayri bir can.. Insan yakindan bakinca gercekten onlarin dunyasinin bizimkinden daha buyuk ve renkli oldugunu, bizim sadece insanlarla paylastigimizi dusundugumuz, bazen irklara bile saygi gostermezken onlar ne dunyaya zarar veriyorlardi ne de (genel olarak) ne de birbirlerine (aclik haric) bir dusmanliklari vardi. Biz yanimizdaki kisi farkli dusunuyor diye birbirimizi oldururken onlar kendilerinden inanilmaz farkli vucut yapisina sahip hayvanlara aclik haricinde bir sey yapmiyorlardi. Onlari incelerken dunyanin ne kadar buyuk oldugunu, her ne kadar iletisim ile kuculdugunu dusunsek de aslinda hala evrende minik bocekler oldugumuzu anladim.
Hafta ici genel olarak kosturma icinde gecti, Sali gunu ilk sinavimi oldum, artik dersler temposuna oturdu, siniflarda katilim azaldi ama gene de bir gun calismayinca insan hemen geriye dusuyor. Fotograf dersinde fotograflarimi kagida dokmeye basladim. Cok paslanmamisim, hemen toparladim, genel olarak kotu seyler cekmemisim. Ayrica ben rulo rulo film almak yerine tekrar kullanilabilir kutucuklar ve 30 metre film almistim, o uzun filmi kucuk kutularina tikistirdim(hala dogru yaptim mi bilmiyorum, pazartesi banyosunu yaparken gorecegiz).. Derslerimde bircok kisi ile tanistim, aralarinda amerikanlar da var Kazaklar da, Araplar da.. Bu yuzden baya mutlu oldum..
Bu gun ise listemden bir sey daha sildim, o da ata binmek. O kocaman hayvanlardan birine sonunda bugun uzun uzun binebildim. Buradaki yardimci ailem Miriam bizi ata binmeye goturdu(sanirim o bizim icin para odedi ama itiraf etmiyor). Ufak bir tanismadan sonra egerleri atlara koyup baslangic seviyesindeki parkurda biraz dolastik. Parkur guzel olmasa bile o kocaman hayvanin gucunun bir kismini hissetmek, o hayvanla is birligi yapmak inanilmaz bir duygu. Atlari daha hizli kosturmamamiz icin bizi uyardilar, cunku grup 6 kisiden olusuyordu ve bu bindigimiz atlar yasli yaris atlariymis. Kosma durumlarinda bazen gaza gelip kontrolden cikabiliyorlarmis. Ben de boyle bir ani bir ara yasadim, "yav anam babam bir dur" diyesim geldi ata. Ama daha sonra kapali bir alanda biraz daha hizli gitme sansini da edindim, evet popom aciyor. Bir de belli bir ritimle ziplamak lazim, ben ya ritimi kaciriyorum ya ati yonetmeyi unutuyorum. Ugrasmak lazim vesselam.
Atlari yikadiktan sonra sehire geri donduk, yemek yerken Miriam'da daha ne cevherler oldugunu ogrendim. Burada bir ara ucaklara merak salmistim, meger Miriam'in (boyle arkadas gibi konusuyoruz, yasiyoruz hos ama o 67 yasinda, gene de valla dinc bir hanim) bir ara ucagi varmis ve pilotluk ehliyetine sahipmis. Ben bir sure sok olduktan sonra muhabbet uzadi da gitti, baya oturduk. Miriam disindalki diger kisi de Nepal'den Tenzing. Toplumsal konular, din, hobiler, sanat falan derken baya eglendik sanirim hepimiz. Bir de herkesin yemek pisirecegi bir gece yapmaya karar verdik. Miriam da bana o aksam turta yapmayi ogretecek. Simdi odamdayim, pazartesiye bir odevim var. Hafta sonu kampa gidecegim icin simdi bitirmem lazim, sonra da disari cikmayi planliyorum. Kamp icin yarin sabah gene erken kalkmam lazim, bu yuzden heralde 12 gibi donmus olurum. Umarim o da guzel gececek.
Simdilik bu kadar, ama yelken tanitim toplantisinin cok cilgin planlari varmis, onlar da heyecanlandirdi simdi aksam aksam.. Kendinize iyi bakin.. (Popom aciyor baya, bu kovboylarin neden her daim ata biner gibi yuruduklerini bugun cozdum)